Chitwan, Nepal’in batısında Hindistan’a sınır bölgesinde, doğal bir park alanı. Katmandu’ya mesafesi yaklaşık 180 km olmasına rağmen seyahat süresi 4-5 saat. İçhat uçuşu olmadığından Pohkara ya da Katmandu’dan karayolu ile ulaşılabiliyor.
Katmandu’dan sabah erken vakitte rehberimiz bizi şöförümüze emanet edip iyi yolculuklar diledi,
aracımız konforlu, şöförümüz gayet iyi bir şöför. Ama yollar bir o kadar kötü, henüz tek şeritli ve dar toprak yollar. Otoyolu genişletme çalışmaları var etap etap ve biz sürekli durmak, yavaşlamak zorunda kalıyoruz.180 km.lik yolu neden 4-5 saatte alabileceğimizi yolun başında anlamış olduk. Yol resmen kamyonların istilasında, başlangıçta süslü kamyon fotoğrafları çekmek keyifli idi ama süre uzadıkça sanki hiç varamayacakmışız gibi hissetmeye başladım. Yolda kısa iki üç tane molamız oldu, derken öğleden sonra Chitwan’a vardık.
Kampın girişinde asker kıyafeti gibi yeşiller giyinmiş rehberimiz bizi karşıladı, lobide önce ıslak sabunlu havlular sunuldu uzun yoldan geldik diye, sonra da çay ikram edildi. Karşılama gerçekten sıcaktı. Chitwan bölgesinde oteller tam pansiyon konaklamalı ve rehberlik hizmeti de otelden verilmekte. Rehberimiz bize iki günlük programımızı bildirdi. Yemek sonrası hep beraber mini bir çevre yürüyüşü yaptık, fillerin kaldığı çiftlikleri de gezerek, günbatımını izlemek üzere nehir kenarına geldik. Nehrin karşı tepesinden güneş alçalmaya başladı ve günü batırdık. Görsel olarak çok çok etkileyici olmamaka beraber günbatımları her zaman güzeldir.
Saah 06:00’da jungle yürüyüşümüz var, rehberimiz bizi çorap, uzun pantolon, uzun kollu üst ve şapka giyinmemiz konusunda sıkı tembihledi. Mevsim itibarı ile yağış olmadığından sülük vs gibi hayvanlar olmazmış. İçimiz rahatladı bunu duyunca. Sabah hepimiz asker gibi talimatlara uygun giyinip, bol bol sineksavar sıkınıp buluşma noktasına geldiğimizde İngiliz turist kızı sandalet, şort ve askılı tişörtle gördüğümüzde bayağı şaşırdık 🙂
Safari aracımız ile kısa bir yol gidip kanoya bineceğimiz dere kenarına geldik, ağaçtan oyularak yapılmış doğal kanolar. Binerken acaba güvenli mi diye düşünmemek elde değil. Kanoda sağa sola fazla dönmemek gerekiyor yoksa hemen sallanmaya başlıyor. Rehber, kano yolculuğu boyunca bilgiler aktardı. Nehirde sabahın erken vakti henüz uyanmamış timsahlar vardı, mavi kuşların cıvıltısı, suyun sesi, doğanın huzur verici yeşilliği içinde keyifli bir 45 dk. kano yolculuğumuz oldu.
Kanodan sonra orman içinde trekking başladı. Yaklaşık 1,5 saat boyunca yürüyüş yaptık, güzergahımızda bol bol karınca yuvaları gördük. Ama bu yuvalar bildiğimiz türden değil, yapımı yüzyıllar süren, ağaç diplerinde yapılmış, yükseklikleri bir metreyi aşabilen yuvalar. Yürüyüş boyunca farklı kuşlar, sincaplar gördük, ormanın dingin sesini dinledik. Tekrar nehre ulaştığımızda artık fillerle duş vakti idi. Ancak yaşanan kötü bir olay ( fillerin biri bakıcısını hortumu ile öldürmüş) yüzünden fillerin sırtında duşa gidemedik.Fillerin duşunu izlemek için tıklayınız…
Öğleden sonraki programımızda fillerin üzerinde ormanda safari yaptık. Keyifli diyebilirim ancak sürekli bir sallantı içinde olmak, akraba fillerin birbirleri ile iletişim içinde olması ve zaman zaman birbirlerine doğru koşması ve birbirlerine sokulmaları beni biraz korkutmadı değil 🙂 Fil safaride gördüğümüz tek yabani hayvan gergedandı. Bu arada safari sırasında sürekli sallandığımızdan çekmiş olduğum video ve filmler de titrek oldu.
Öneri;
* Kampların çevresinde köyler ve okullar mevcut, safariden kalan zamanlarda köyleri gezerek fotoğraf çekebilirsiniz.
* Mevsim itibari ile sinek, sülük olabilir, sineksavarınızı sıkmayı ihmal etmeyiniz,
* Uzun kollu üst ve alt kıyafet, şapka, çorap seyahat çantanızda kesin olmalı.
2 yorum
Uzakdoğu’da gergedan olduğununu da böylelikle öğrenmiş olduk. 🙂
Afirka- Masai Mara’dan sonra buralar pek kesmiyor safari anlamında yani:)) Gergedan Chitwan’da iki tane gördük, doğal park alanında yaşayan tek gergadan ailesi.