Mardin’in lezzetleri

4

Mardin’e sabah saatlerinde varmıştım, kahvaltıyı uçakta yaptığımdan aç değildim. Eşyalarımı otele bırakır bırakmaz çarşıya çıkıp bir yerlerde kahve içmek istedim. Dükkanlar tezgahlarını kaldırımlara kadar taşımış, çeşit çeşit rengarenk bir o kadar da cezbedici bir görüntü hakim hepsinde. Aslında tüm bunlar Mardin’in İpekyolu üzerinde önemli bir şehir olmasının bugüne yansıması. Baharatlar, yemişler, tatlılar, otlar, kahveler ve daha neleeer neler… Mardin’i ziyaret etmeyi düşünüyorsanız sizi nelerin beklediğini ufaktan sıralamaya başlayayım, ama siz de bir iki kilo vererek gelin buralara.

Mardin mutfağı

Güneydoğu mutfağında etin ve kebabın yeri tartışılmaz. Mardin’de de mutfak et ve baharat üzerine gelişmiş, bulgur ile harmanlanmış… Her sabah çarşıda kasap dükkanlarının önünde bir hareketlilik yaşanır, gövde etler, sakatatlar taşınır… Öğlen olmadan daha ciğer kokuları, kebap kokuları yayılmaya başlar “bir an önce öğle yemeği vakti gelse” dedirtecek türden… Bölgede yüzyıllardır yaşayan Süryanilerin yemekleri ve şarapları dükkanların menülerinde ve raflarında yerini almış, şehrin sadece ana caddesinde değil ara sokaklarında bile şarap evi görünce şaşırmayın.

İki gün üst üste Sultan Sofrası lokantasında öğle yemeği yedim, Mardin’e yine gitsem yine aynı yerde yerim, bu kesin… İlk gittiğimde her turiste önerilen Mardin tabağından aldım. Yöresel lezzetlerden hazırlanmış herşeyden tadımlık türden bir tabak: Etli ekmek (Konya ‘nın etli ekmeği gibi değil), tel şehriyeli bulgur pilavı, kavurma et, sembusek ( kapalı lahmacun), güveç ve ayran. Ertesi günü ise yoğurtlu buğday çorbası ( lebeniye), yaprak sarma,  kitel ( Süryani içli köftesi) denedim. Ben kebap yemediğim için gitmedim ama siz lezzetli kebap yemek istiyorsanız Yusuf Usta’yı bulun.

Midyat gezim sırasında da Bahar Sofra Salonu’nda klasik Mardin tabağı aldım ancak bu sefer bulgur pilavı yerine bademli ve baharatlı pirinç pilavı denedim, üzerine de iyi kıyılmış maydanoz serpiyorlar ki ben çok severim, son yıllarda yediğim en iyi pilavlardan idi. Mardin mutfağında yemişler, kuru meyveler de kullanılıyor bu pilavda olduğu gibi. İçli köfte kızartılarak da yapılıyor, haşlama olarak da sunuluyor.

Akşam yemeklerinde biraz da eğlenceli yerlere gidip, yöre müziği eşliğinde sosyalleşerek yemek yemek istiyorsanız Bağdadi ve Cercis Murat Konağı en iddialı mekanlardan, kesinlikle rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Bu mekanlarda sunulan yemekler turistlere özel hazırlanmış olsa da yine yöresel. Çorba, kaburga et ya da kebap, pilav, meze ve dolma çeşitlerini sıralayabiliriz.

Mardin mutfağı sadece benim deneyimlediklerimden ibaret değil, fırsatım ve vaktim olmadığından yiyemediklerimi de sıralıyorum: İşkembe dolma, firkiye ( kuzu eti ve çağla ile yapılıyor) , alluciye ( erikli yahni), accin ( bulgur, et, baharat ve yumurta ile yapılıyor, sini yemeği), dobo ( kuzu kolu, pilav ve sebze)

Mardin’e gelirken bir kaç kilo vererek gelin demiştim, değil mi:)

Mardin tatlıları

Eski Mardin’i gezerken 1.Cadde’de dikkatimi çeken bir şey de tatlıcıların sayısal çokluğu olmuştu. İnsanlar tatlıcıya gidip oturup, tabak tabak tatlı yiyorlardı. Baklava, kadayıf gibi şerbetli hamur tatlılarının yanı sıra tatlı çörekler de çok seviliyor. Benim favori tatlım ise; çarşıda fast food gibi ayaküstü elde yenilen sigara böreğine benzer kadayıf sarma tatlısı oldu. Cevizler kadayıfa, kadayıf da yufkaya sarılmış, sonra hep birlikte şerbete daldırılmışlar, tadı nefis, fiyatı ise tanesi 1 TL 🙂

Bağdadi Restorantta yemekten sonra kase içinde sunulan “harire” tatlısı ise pekmez, un, şeker ve tarçından muhallebi kıvamında yapılıyor, bana denk gelen tabakta çok ceviz olmasa da normalde üzerine bol ceviz dökülüyor, çok damakta kalan bir tat olmasa da hafif ve yöresel bir tatlı.

Süryani çöreği, Mardin çöreği ve diğer çöreklerin  ( tarçınlı, hurmalı, baharatlı, mahlepli, bademli vs )  ortak özelliği yine tatlı olması. Neden tuzlu çörek de yapmıyorsunuz diye sorduğumda ” misafire tatlı ikram edilir” diyorlar. Yani tatlı yiyelim tatlı konuşalım:) Gece 11-12’de dahi açık bir fırın muhakkak görürsünüz, selam verip girin içeri, sıcacık bir çörek yiyin, eminim ki tadı damağınızda kalacak.

Mardin badem şekeri

Rengarenk badem şekerlerinden gezi boyunca rahat yok desem yeridir, yol boyunca neredeyse tüm esnafın elinde şekerlik, bayram şekeri tutarcasına  renkli badem ikram ediyorlar. İlk başlarda kibar davranıp bir tane alıyordum, ama sonra gördüm ki her rengi farklı tatta ve çok lezizler. Ayrıca canım ne zaman tatlı birşey çekse çarşıdaki yemişçilerden badem şekeri tadıyordum:))

Yörenin bademi, tarçın, kakule, çilek, vişne, kahve gibi aromatik ve renkli tatlarla kaplanıyor. Mavi kaplı şekeri görünce bunlar kesin boyalıdır diye düşünmüştüm ama yanılmışım, hepsi doğal renkler, maviyi ise lahor ağacından elde ediyorlarmış ve yöre insanı mavi badem şekerine hayalet şeker diyormuş.

Peksimet

Mardin sokaklarında küçük taşfırınlar dikkat çekecek kadar fazla sayıda. Hepsi de hem normal ekmek yapıyor, hem de peksimet ve çörek çeşitleri çıkartıyorlar. Peksimet, bildiğimiz kuru ekmek. Bu yörede çok özel bir yeri var peksimetin. Aylarca bozulmadan kalabildiği için saklaması da kolay.

Mardin dibek kahvesi ve mırra

Aynı badem şekerleri gibi kahve de tüm esnafın ikramları arasında ve liste başında diyebilirim. Dükkanların dibek kahvesi farklı aromatik tatlara sahip, çünkü hepsi farklı tohum ve bitkilerden kendilerine has tatlar yaratıyorlar. Mırrayı daha önce Urfa seyahatimde içmiştim, tadı sert idi, Mardin’de de mırra çok içilen bir kahve, ama ben dibek kahvesini daha çok sevdim. Mırra, kulpsuz fincanda ikram ediliyor ve  geleneklere göre uzatılan bir mırra fincanı asla reddedilmez ve yere bırakılmaz, içilir…

Dibek kahvesinin sütlü kahve gibi olan türü çok leziz. Tavsiyem, dükkanların tadımlarına hayır demeyip hepsinden için, hangisinin tadı hoşunuza giderse oradan alın. Dibek kahvesi, normal kahve gibi çekilmiyor, büyük bir kapta kahvenin içine menengiç gibi diğer kahve türleri ile kakule gibi tohumlar, otlar konularak hep birlikte dövülerek yapılıyor, böylece aromalar da birbirine karışıyor.

Eski Mardin’de Mezopotamya manzaralı teraslı cafelerden birinde oturup kahve içmeden de dönmeyin…

Mardin’e gelirken bir kaç kilo vererek gelin demiştim, değil mi:)

Diğer Notlar:

  • En leziz çöreklerin adresi Veysi Usta; 1.Cadde’de Kaya Ninova Otelin arkasındaki küçük Kardeşler Fırını… Hakiki hurma özü kullanıyorlar, candan davranıyorlar.
  • Sabah kahvaltıları öğlen ya da akşam kadar özel değil Mardin’de, bence sabahı hafif geçiştirip midenizde öğlene yer açın.
  • En iyi kahve içilecek manzara adresi; Sultan Sarayı lokantasının en üst katındaki Seyr-i Mardin terası.
  • 1.Cadde’nin üzerinde ve bu caddeye çıkan ara sokaklarda çok sayıda cafe, bar, şarap evi var, akşamları saat kaç olursa olsun uğrayın, ben yalnız gezen bir bayan olarak İstanbul’dan daha güvenli olduğunu söyleyebilirim.
  • Yerel pazar, dükkan görmek ve alışveriş yapmak istiyorsanız Cumhuriyet Meydanındaki çatal yolun sağını takip edin, çatalın solu ise 1.Cadde.

 

 

 

 

Share.

4 yorum

Yorum Yap

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.