Türkiye’nin çiçek bahçesi Isparta’da gül hasadı

0

Isparta yollarını lavanta tarlaları ile öğrendim ama yörenin gül geçmişi lavantadan çok daha eskilere 1900 lü yılların başına kadar gidiyor. Isparta sadece Türkiye’nin değil dünyanın çiçek tarlası adeta. Kozmetik ve parfüm sanayiinin en önemli elementi olan gülyağı başta olmak üzere, lavanta, zambak gibi çiçeklerin de yüksek hacimde üretildiği bir şehir. Gülün Isparta ekonomisindeki yeri tartışılmaz ama ben işin daha çok renkli ve ritüel kısmı ile ilgileniyorum, yani gülün hasadı ile…

Gül Hasadı ne zaman ve nasıl oluyor?

Isparta’nın Keçiborlu ilçesinin Senir kasabası ve çevresi lavanta ve gül üretimi ile adını duyurmayı başardı. Yörede 100 yılı aşkındır gül, 40 yılı aşkındır lavanta yetiştiriliyor. 2005 yılından itibaren gül hasadı, 2016 yılından itibaren ise lavanta hasadı turizmi  yapılıyor. Böylesine muhteşem bir coğrafyayı görmek ve renk cümbüşünü yaşamak için onbinlerce insan her yıl Isparta’ya geliyor.

Kuyucak Köyü’nü 2015 yılında lavanta tarlaları ile tanımış ve tanıtmıştım, köye bu sefer 3 yıl aradan sonra gül hasadı için geldim. Mayıs ayının ortasındayız, güller bu yıl erken oldu diyorlar. Sabah 5:30-6:00 gibi tarlada olmamız gerekiyor, o nedenle akşam erkenden yatıyoruz. Sabah güneş doğmadan kalkıp 70’lerden kalma turuncu renkli sevimli Reno arabamızla gül bahçesine gidiyoruz. Yağmur bulutları dolaşıyor tepemizde, o nedenle  yağmur dökülmeden önce güllerin toplanması gerekiyor.

Gül, dikenli bir bitki. Toplarken ellere çok zarar vermesin, yıpratmasın diye önce vazelin sürülüyor ellere, sonra önlükler bağlanıyor ve sıra sıra ekilmiş bahçenin gülleri toplanıyor. Güllerin başını nazikçe eğince kopuveriyor anında, sabahın erken vaktinde kuş sesleri eşliğinde 1-2 saat gül topluyoruz, yağmur dökülmeye başlayınca da hasada ara verip eve dönüyoruz. Normalde saat 10.00 a kadar yani güneş ısıtmaya başlayıncaya kadar gülün toplanmasına devam ediliyor.

Toplanan güller çuvallara doldurulup tartılıyor ve hızla fabrikaya, yağı çıkartılmaya götürülüyor. Kuyucak Köyü’nden başka yörede Senir ve Ardıçlı üretimin en çok olduğu yerler. Bu köylerin ortak özelliği Burdur Gölü’ne nazır olmaları. En uçsuz bucaksız tarlalar ise Ardıçlı’da… Yine bu köylerde seyir terasları oluşturulmuş, turizm amaçlı gelen ziyaretçiler göl manzaralı gül bahçelerinde olmanın keyfini çıkartıyorlar. Kalabalık gelen grupları gül bahçesine traktör ile götürüyorlar, keyif o biçim:)

Bu yıl çok sayıda tur firmasının kültür gezileri programında gül hasadına yer verilmişti. Gelecek yıl sayının daha da artacağını şimdiden görebiliyorum.

Dört ton gül yaprağından bir litre gülyağı üretiliyor

Öncelikle belirtmek gerekir ki gülün Türkiye’de üretilen 24 çeşidi, dünyada ise 1350 çeşidi var. Isparta’da üretilen gülün türü pembe ve katmerli olan “rosa damascena“. Bulgaristan’ın Kazanlık bölgesindeki gülün türü ile aynı, bir rivayet oradan Anadolu’ya getirilmiş olduğu, bir rivayete göre ise gülün asıl yerinin Bursa ve çevresi olduğu ve Osmanlı zamanında Bursa’dan Bulgaristan’a götürüldüğüdür. Başka bir rivayet ise Bulgaristan’a gülün Şam’dan götürüldüğü şeklindedir. Sonuçta günümüzde Kazanlık ve Isparta gül üretiminde iki lider gül bölgesi ve aynı türde gül üretiliyor.

Isparta’nın 1035 rakımdaki havası, nemi, ısısı, yağışı özetle iklimi bu tür gül üretimi için oldukça ideal. Isparta ve çevresinde ortalama 20.000 dönüm arazide gül yetiştiriliyor. Hava şartlarına bağlı olarak  8.500-10.000 ton civarında gül yaprağı üretiliyor. 4 ton gül yaprağından da 1 litre yağ elde ediliyor. Yılda ortalama 1,5 ton gülyağı üretiliyor Türkiye’de… Diğer artıklarından yapılan yan ürünler de ekstrası. Yine bölgede 10.000 aile geçimini gülden sağlıyor.

Yılda sadece bir kere mayıs ortasından haziran ortasına kadar olan dönemde hasat yapılıyor, bu nedenle mayıs gülü de deniliyor. Ancak mevsim itibarı ile bu sene hasat erken başlamış, benim ziyaretimden bir gün önce yörenin en büyük bahçelerinin olduğu Ardıçlı Köyünde festival eşliğinde hasat dahi yapılmıştı.Isparta’da sabahın erken vaktinde güneş henüz sıcak yüzünü göstermeden toplanan güller vakit geçirilmeden çuvallarla gülyağı fabrikasına taşınıyor ve direk üretime dahil ediliyorlar. Torbalarda fazla bekletilirse asit oranı artacağından kokusu çabucak uçan, narin bir bitki gül. Fabrikada üretime girene kadar da gölgede, serin yerde bekletiliyor. Isparta’da Türklere ve Fransızlara ait gülyağı fabrikaları var. Benim ziyaret ettiğim fabrika Sebat Gülyağı Fabrikası, dünyanın en büyük gülyağı üretim tesisi ancak bir o kadar da mütevaziler. Kapılarını sonuna kadar açıp, rehber eşliğinde üretim aşamalarını anlatıyorlar.

500 kilo gül yaprağına 1,5 ton su katarak yapılan damıtma işlemini ve damla damla üretilen yağları izliyoruz büyük bir hayranlıkla. Eskiden bakır imriklerde yapılan bu işlemler artık modern tesiste dev kazanlarda yapılıyor. Günde 100 ton gül yaprağı işleniyor bu tesiste ve sezon boyunca 24 saat kesintisiz çalışıyor fabrika.

Siz hiç gül banyosu yaptınız mı?

İşte benim hayalim… Fabrikadaki bilgilendirme sona eriyor ve üst kattaki gül banyosuna çıkıyoruz. Bir köşeye dökülmüş bir ton gül yaprağı görsel olarak başlangıçta çok albenili görünmese de üzerine uzandığınızda eğlence başlıyor. Bıraksalar oracıkta uyayabilirim. Fotoğraf çekmeye doyamıyorum. Kokusu ağır gibi geliyor önce, ama bir süre sonra alışınca ağır koku mise dönüşüyor… Ziyaretçiler gönüllerine göre burada eğlenip fotoğraflarını çekiyorlar. Çocuklar gibi şeniz… Olmadı yine , olmadı yine çekiyoruz…

Gül kokusunu normalde çok sevdiğimi söyleyemem ama bize koklatılan gül değilmiş bugün bunu anlamış oldum, fabrikadaki gül kokusu ağır olduğu halde çok güzeldi. Gül banyosu için fabrika bizden herhangi bir ücret talep etmedi. Gönülleri tok, ne güzel:) Ayrılması kolay olmadı ama fabrikadaki mağazadan gülsuyu, gülyağlı bakım serumu ve krem almak istiyorum, biraz da alışveriş yapalım…

20.05.2019 tarihli revize; Sebat Gülyağı Fabrikası yeni tesisine taşınmış Mayıs 2019’da ve artık sadece önceden rezervasyon yaptıran tur firmalarına kişi başına 20 TL ücret alarak gül banyosu yaptırıyorlar…

https://www.instagram.com/p/BjALZGegjr_/?taken-by=benimlegez

Bu arada gülün faydalarını da sayalım:

  • Gül kokusu hafızayı güçlendirdiğinden hafızlar gülsuyunu özellikle koklarlarmış.
  • Sakinleştirici özelliğini fabrikada gül banyosu yaparken bizzat yaşadım…
  • Gözenekleri sıkılaştırıyor, cilde iyi geliyor.
  • Gençlik iksiri diyorlar gülyağına, yaşlanma karşısında etkili imiş.
  • Parfüm üretimde kokunun kalıcılığı da içine konulan gül yağının miktarı ile orantılı imiş.

Gülden yapılan ürünler;

  • Gülsuyu
  • Gülyağı
  • Gül lokumu
  • Gül reçeli
  • Parfüm
  • Krem vb. kozmetik ürünler

Isparta’da kız çocuklarında çok yaygın kullanılan gül ile ilgili isimler;

  • Gülderen; sabahları 5.00-10.00 saatleri arasında gül toplandığı için bu saatlerde doğan kız çocuklarına “gül toplayan” manasında Gülderen ismi veriliyor.
  • Gülseren; sabah toplanan gül yaprakları öğlen vakti fabrikaya götürülüp imalata katılıyor ama o sırada güller serin yere serip bekletiliyor, bu nedenle öğlen vakti doğan kız çocuklarına da Gülseren ismi veriliyor.
  • Gülay; akşam üzeri doğan kız çocuklarına da Gülay ismi konuluyor.
  • Gül, Güllü, Gülce, Güldane, Pembegül, Gülbeyaz, Gülten vb.

Gülün babası İsmail Efendi

Bir insan düşünün ki, yaşadığı toprakların kaderini değiştirsin. Yalvaçlı İsmail Efendi, diktiği gül fidelerinin bir gün Isparta’nın dünya gülyağı üretiminin %50’sini sağlayacağını düşünmemiştir. 1840 yılında Yalvaç’ta doğan İsmail Efendi, medrese eğitimi almış, dokumacılık ile ticari hayata başlamış ancak 1888 yılında gül üretimi ve gül yağı üzerine merak duymaya başlamış biri. Hikaye aşağıdaki gibi devam eder:

“Denizli’nin Çal ilçesinde tapu memuru olan Bulgaristan Kazanlıklı birisinin olduğunu ve gülyağı çıkartmasını bildiğini öğrenir, kendisiyle mektuplaşmaya başlar. Isparta’da bir gülhane kuracağını, kendisine de burada ustabaşı olmasını teklif eder. Memur işi kabul eder ancak vazifesinden dolayı gelip çalışma fırsatı bulamaz. İsmail Efendi kararlı ve azimlidir, kendi imkanlarıyla Isparta civarından getirttiği gül fidanları ile 30 dönüm kadar bir gül bahçesi yapmıştır. Diğer yandan gül yağı çıkartmak için gülhane de inşa eder.

1889-1890 yıllarının baharında imbiklere koyduğu güllerden gülyağı çıkartmayı başaramaz, tekrar tekrar dener ama olmaz. Gülsuyundan başka bir şey çıkartamaz. Çevresindekiler İsmail Efendi için yüzlerce altını sarf ediyor gözüyle bakarlar. Hatta ailesi ve çevresi onun deli olduğunu dahi düşünürler. Dördüncü mahsul yılı yaklaşırken usta arayışları devam eder. Afyon eşrafından Nuri Paşa ve Arabacı Ahmet Usta’nın yardımları ile Kazanlıklı Pehlivan Ahmet diye bilinen gülyağı ustası ile tanışır ve onu gülhanesine ustabaşı yapar.

Dördüncü mahsul yılında gülyağını elde eden İsmail Efendi’nin rüyası gerçekleşmiş olur. Çevresinde ona inanmayanlar bile yavaş yavaş gül yetiştirmeye başlarlar. İsmail Efendi ürettiği gül yağını tahlil ettirerek kalitesini ispatladığından ödül dahi alır. Para ödülünü kabul etmediğinden kendisine imbik hediye edilir. Böylece gül yağının yurt dışında satılmasının yolu da açılmış olur. İsmail Efendi,  Avrupa pazarına girmek için ürettiği yağı tanıtmak için fuarlara dahi katılır. Zaman içinde Isparta’da gül yetiştiriciliği genişler  ve gelişir. . İsmail Efendi’nin 1840 yılında başlayan sade yaşamı,  dolu dolu ve güllerle geçerek, 1915 yılının gül mevsiminde yani mayıs ayında son bulur.”

Kaynak: www.isparta.gov.tr

 

Gül hasadı turu 2021

Ajandanıza not alın:

  • Mayıs ayı Isparta gül hasadı
  • Haziranın ilk haftasonu Bulgaristan Kazanlık gül hasadı

 

 

 

 

Share.

Yorum Yap

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.