Her mevsimin hoş kareler verdiği yerler vardır… Kışın beyaz karları ile Kars, yazın turkuaz denizi ile Ölüdeniz sembol olmuştur mevsimlere… Sonbahar ise bir çok şehre ve parka yakışır ama bana göre sarı kırmızı yeşil yaprakların gelin gibi süslediği Yedigöller’in mevsimi sonbahardır…
Ekim ayının ortasından sonra yapraklar renk değiştirmeye, pıtır pıtır kuş tüyü gibi ağaçlardan düşmeye başlayınca sonbahar sevinci kaplar içimi. Güz ayrılık taşır deseler de en sevdiğim mevsimdir, doğanın kabuk yenilemesi için önce eskisini atması gerekir ama bu değişim sonbahara pek yakışır. Mevsimin güzelliğini yaşamak ve fotoğraflamak, biraz yürüyüş yapmak, kafa dinlemek için ekim ayının üçüncü haftası rota: Yedigöller
Günün ilk ışıklarını Yedigöller’de karşılamak
Geceyarısı İstanbul’dan başlayan yolculuk yaklaşık beş saat sürdü ve sabah 6.30 civarında Yedigöller Milli Parkı’na ulaştık. Güneş henüz doğmamıştı, kısa zaman sonra ağaçların yaprakları yavaş yavaş aydınlanmaya başladı güneşin ilk ışıkları ile, sessizliğin hakimiyetini koruduğu zamanlar tam da bu zamanlar… Sarının, kırmızının, kahverenginin ve yeşilin bir çok tonu aynı anda görülebiliyor, sabahın en erken saatlerinde doğa inanılmaz güzel…
Kahvaltı mı yapsam fotoğraf mı çeksem o kadar kararsız kalıyorum, dayanamayıp bir kaç kare çekip sıcak çay bardağına sarılıyorum, sonbaharın sabah serinliği var ne de olsa… Güneş yükselmeye başladıkça fotoğraflar da çıkmaya başlıyor, işte benim heyecanımın başladığı anlar. Gölün yüzüne düşen bulut ve ağaç yansımaları, renkli yapraklar, göller hepsi fotoğraf malzemesi. Henüz turlar gelmediğinden doğa ile olabildiğince baş başa kalıp, sakinliğin tadını çıkararak fotoğraf çekiyorum.
Yedigöller’in gölleri
Yedigöller Milli Parkı, Türkiye’nin en yeşil şehirlerinden olan Bolu’da bulunuyor. Allah Bolu’ya vermiş de vermiş gölleri, şelaleleri, muhteşem tabiatı… Bolu şehir merkezine uzaklığı 42 km olan Yedigöller’e ulaşmak çok da kolay değil, coğrafi yapısı engebeli, yolları şimdilerde düzgün olsa da virajlı ve bazı yerleri asfaltsız toprak yollardan oluşuyor.
Göller, bu dağlık bölgede meydana gelen heyelanların sonucunda oluşmuş. Dağlardan kayan kütlelerin, vadilerin önlerini kapaması sonucu arkada suların birikmesi ile 7 tane göl ortaya çıkmış. Bunlardan bazıları dip kaçakları ile birbirine bağlantılı. Milli Parkta kayın, meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarıçam, köknar, karaağaç, ıhlamur ve porsuk gibi değişik türde ağaçlar var. Parkın içerisinde ve yakın çevresindeki sahalarda sayıları giderek artan geyik, karaca, ayı, yabani domuz, kurt, tilki ve sincap türleri de yaşıyor.
Milli park bünyesinde Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl olmak üzere toplam 7 göl var. Bu göller, aralarında 100 m. yükselti farkı bulunan iki plato üzerindeler. Ortalama 780 m. yükseklikte olan platodaki göllerin en büyüğü Büyükgöl, hemen karşı hizasındaki Deringöl ise 15 m derinliği ile en derin göl. Büyükgöl ile Deringöl toprak altından birbirine bağlantılı. Büyükgöl, Yedigöller’de canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık amaçlı kullanılıyor, Türkiye’nin ilk alabalık üretme istasyonu 1969 yılında burada kurulmuş. Büyükgöl’ün aşağı tarafındaki Seringöl ise oldukça küçük, ziyaretimde Seringöl’ün karşısına ahşaptan, büyükçe bir yapı “Milli Park Ziyaretçi Merkezi” inşaa ediliyordu.
100 mt. yukarıdaki platformda olan Nazlıgöl, Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl içinde en genişi Nazlıgöl olup dibinden sızdırdığı su ince bir şelalenin doğmasına neden olmuş. Yedigöller’e gidince şelale de görülecek yerler arasında. Şelale’nin hemen yanındaki Dilek çeşmesi ise gürül gürül akıyor, içilebilir suyundan için siz de…
Yedigöller Milli Parkı içerisindeki birden fazla yerde manzara seyir terası bulunmakta, göl ve fotoğraf gezinizden vakit ayırıp biraz da yürüyüş yaparsanız teraslara çıkıp manzara izleyin.
Yedigöller’ de kamp
Milli Park’ın belli bölümü kampçılara ayrılmış olsa da o kadar çok kişi geliyor ki, alan dar geliyor ve insanlar bulduğu yere çadır açıyor diyebilirim. Kimi gölün kenarında kimi ormanın içine… Güne, göl kenarında, mis gibi bir doğada uyanarak başlamanın müthiş bir duygu olduğuna inanıyorum ama doğayı korumak da yine bizlere düşüyor. Kişisel keyfimizin bedelini ne ağaçlar ne göller ne de dereler ödememeli. Issız olur mu diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, haftasonları çok kalabalık çadır grupları geliyor, yalnız kalmazsınız.
Yedigöller’e nasıl gidilir?
Yedigöller Milli Parkı, Bolu il sınırlarında olup, Zonguldak-Düzce-Bolu arasındaki bölgededir. Bolu’ya 42 km, İstanbul’a 300 km, Ankara’ya 228 km. mesafedeki milli parkın yolları çok güzel için güzel sözler söylemek zor. Önemli bölümü asfaltlanmış olmakla beraber hala kötü yerleri var, ama asıl önemlisi çok virajlı ve yorucu. Eskiden daha kötü idi, bu gidişimde daha iyileşmiş gördüm.
Yedigöller’e turlarla ya da özel araç ile gidilebiliyor. Günübirlik turlar yorucu olacaktır ama 2-3 saatliğine de olsa görülmesi gerekir. Zaten insan hayatında bir ya da iki defa gidebilir. Yolu gelişirse ziyaretçi artar ancak parkın doğasını korumak ne kadar mümkün olur tartışılır.
Yedigöller için dip notlar:
- Mangal, semaver, tüp ve ateş yakmak yasak ama kampçıların neredeyse hepsinde bunları gördüm. Bu yazıyı okuyan kamp sevdalılarından tek isteğim ” bulduğunuz gibi bırakın değil, temiz bırakın”.
- Çok sayıda suyu içilen çeşme var.
- Yedigöller ‘de konaklama için http://www.yedigollermillipark.com linkinden bilgi alabilirsiniz.
- Büyükgöl’ün çevresinde iki restoran bulunuyor, buradan kafeterya ihtiyacınızı giderebilirsiniz, ancak fiyatların ve çeşitlerin tatmin edici olduğunu söyleyemem. Siz kendi sandviçinizi ve içeceğinizi yanınızda getirip göl kenarında muhteşem manzara karşı piknik yapın derim.
- Bölgede görülebilecek çok fazla detay olmamakla beraber ” Pisagor Ağacı” ” Gülen Kayalar” “Geyik Üretme Çiftliği” ni görebilirsiniz.
- Mümkünse haftaiçi ziyaret edin ya da sabahın erken vakti gidip, öğlen vakti ayrılın Milli Park’tan, gerçekten çok kalabalık oluyor.
Yedigöller Milli Parkı giriş ücreti 2021
- Şahıs: 8 TL
- Motosiklet: 16 TL
- Otomobil: 24 TL
- Küçük minibüs: 72 TL
- Büyük Minibüs: 120 TL
- Otobüs : 240 TL