Ben bu yıl baharı İznik’de karşıladım.Aynı ismi taşıyan gölün kenarındaki Bursa’nın şirin ilçesi İznik, İstanbul’un yanıbaşında. İznik, her avuç toprağı binlerce yıldır kültür kalıntıları ile yoğrulmuş, yüzyıllar boyu tarih sayfalarının baş köşelerinde yerini almış bir kent. Dört imparatorluğa başkentlik yapmış nadir yerleşim yerlerinden biri.
Zeytinciliği ve çinisi dillere destan İznik hakkında bir günde gördüklerimi ve öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum.
Dört imparatorluğun başkenti İznik
Makedonya, Doğu Roma, Selçuklu ve Osmanlı için İznik çok değerli bir şehir taa ki İstanbul alınana kadar. Makedonya Kralı İskender’in komutanlarından Antigonius tarafından M.Ö. 316 yılında kurulan kent adını, General Lysimakos’un eşinden alır; Nikaia … 1080 yılında Türklerin Anadolu’daki ilk başkenti olan İznik, İstanbul’u almak isteyen kumandanların adeta ilk boy gösterme yeri olmuş. İznik’ten sonra hep hedef İstanbul, sonraki dönemlerde ise İstanbul’un ışıltısının gölgesinde kalmış…
Zamanında liman şehri olan İznik için altınşehir de denilirmiş, ticaretin paranın yolu buradan geçtiğinden zengin ve değerli bir yerleşim yeri olduğu için.
Kente yukarıdan bakıldığından hac şeklinde bir yapı görünür, bunlar şehrin kapıları. Günümüze ulaşan İstanbul Kapı ve Lefke Kapı restorasyon ile hala dimdik denilebilir seviyede, haccın diğer iki kapısı olan Göl Kapı ile Yenişehir kapısı ise sadece kalıntıdan ibaret.
İznik kenti kurulurken deniz ( sonradan göle dönüşmüş) havası kentin içine rahat girsin ve hava sirkülasyonu olsun diye ızgara sistemi uygulanmış, yani suya dikine inen sokaklar şeklinde yapılmış yerleşim. Bugün de benzer dizayn devam ediyor.
Küçük ama düzenli olan İznik bana göre diğer Anadolu kasabaları gibi tabela ve belediye kurbanı olmuş. Bitmeyen sokak yapım işleri, toz toprak ve düzensiz tabelalar. Yani kim der imparatorların taçları burada giydirilmiş, başkent olmuş, Vatikan tarafından önemli dini bir yer olarak bildirilmiş bir yer… Tüm bu olumsuzlara rağmen tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile görülebilir yerler listenize dahil edebilirsiniz.
Başkentin görkeminden zeytin ve tarım cennetine
Aslında İznik yol sapağından sonra tarım alanlarının içinden geçerek ilçe merkezine gidiliyor ama Bayraklı Tepeye çıkıldığında zeytin ağaçlarının bölgede kurduğu hakimiyet daha bir gözle görünüyor. Bir zamanların imparatorluklara başkentlik yapan şehrin günümüzde yaklaşık 42.000 nüfuslu bir tarım ilçesi olması çok enteresan değil mi sizce de… İznik, Gemlik bölgesinin zeytinlerinin bugün olduğu gibi geçmişte de bir namı varmış. Amforalarla gemilere yüklenen zeytinyağı Avrupa’ya gönderilirmiş, İznik Gölü de eskiden göl değil, bir liman kentiymiş aynı Bafa Gölü gibi…
Bu şirin ilçeyi, gölü ve zeytinlikleri tepeden kuşbakışı görmek isterseniz, su kanallarının içinden geçerek toprak yolu takip edip Bayraklı tepeye çıkmanız gerekecek. Rüzgarı boldur ama çay içebilecek salaş bahçesi, köy ürünleri alabilecek bir kaç tezgahı ile birlikte bir de dua edeceğiniz bir şehitlik var bu tepede.
İznik çinisi tüm dünyada tanınıyor
İznik çinisi dünyaya nam salmış bir sanat eseri. Çinlilerin incecik porselinden esinlenip çiniyi yapmış İznikliler. Sokak aralarında çini dükkanlarını, tasarım atölyelerini ziyaret edebilirsiniz. Vaktiniz varsa ücret karşılığında ders de alabilirsiniz. Dükkan sayısının fazlalığı bende ” her İznikli çinici mi” sorusunu çağrıştırmış olsa da öyle değil tabii ki. Çini İznik’te cafelerde, dükkanlarda, camilerde, takılarda yaşamın her alanında estetik katan, yurtiçinde ve yurtdışında pek çok yere gönderilen ekonomik bir olgu aslında, o nedenle de sokak aralarında çok sayıda üreticiye iş imkanı doğmuş. Takı tasarımı yapılıp aynı zamanda hediyelik çinilerin satıldığı Nilüfer Hatun Çini Çarşısını gezmeniz tavsiye edilir.
Mavi, kırmızı rengin çok kullanıldığı İznik Çinisinde kullanılan kendine özgü motiflerin anlamları var. Örneğin; karanfil ; arınmayı ve yenilenmeyi, yeniliği anlatır. Çiftemani deseni; leopardan esinlenilmiş olsa da üç benekten oluşur ve her bir benek bir göze benzetilir, hepsi tek noktaya bakabildiğinde başarıya kavuşulacağına inanılır. Kalyon deseni; Osmanlı döneminde kazanılan deniz savaşlarını anlatmak için kullanılır. Lale ise çok özeldir, tasavvufta Allah’ın Birliğini temsil eder. Buna benzer tüm semboller bir araya geldiğinde İznik Çinisi sanki bir alfabe gibi çıkıyor karşımıza, basitçe bakıp geçilmeyecek kadar değerliler.
İstanbul’daki yapılarda kullanılan çinilerin İznik’te yapıldığını tarihsel belgelerden öğreniyoruz. Milet, Şam, Rodos işi adı ile tanınan seramiklerin merkezi de İznik imiş. XVII. yy.da İznik’e gelen gezgin Evliya Çelebi, 300’den fazla çini fırınının bulunduğundan söz eder.
İznik Gölü huzur verici ve bereketli
İznik ilçesi adını taşıdığı İznik Gölünün doğu kıyısında kurulu. Göl, Türkiye’nin beşinci büyük doğal gölü ve tatlı suya sahip. Sabah akşam sahil boyunca yürüyüş yapan ve banklarda oturup gölün durağanlığı izleyerek huzura eren insanları görebilirsiniz. Ben de ziyaretim sırasında hem yürüyüş yaptım hem de göl kenarında günbatımını izleyip fotoğraf çektim. Akşam saatlerinde seyir noktalarından birinde olmanızı kesinlikle öneririm, güneş tam da gölün karşısından batarken balıkçı motorlarının geçmesi görselliğe artı değer katıyor.
İznik Gölü’nün en geniş yeri 11.5 km, yüzölçümü 298 km2, en derin noktası ise 80 mt. Üzerinde kano, su kayağı, kürek, rüzgar sörfü gibi sporlar yapılıyor, yazın da plajlardan girilip yüzülebiliyor, deniz bisikleti ile gezilebiliyor. Bunlar işin keyifli kısmı diyebiliriz, ama gölde yayınbalığı, sazan, kerevit gibi ortalama 20 balık ve su canlısı yaşıyor ve ekmeğini balıkçılıktan çıkartan önemli bir nüfus var bu bölgede o nedenle bir gün yolunuz bu taraflara düşerse gölbalığını kesinlikle denemelisiniz.
İznik Gölü’nün merkez dışındaki sahillerinde de görülecek yerleri, konaklama yapılacak tesisleri var. Şehir merkezindeki gezilecek yerleri gördükten sonra gölün kuzey kısmında kalan İznik Askania konaklama için güzel bir alternatif. Gölün batı kısmında ise Bursa’nın diğer ilçesi Orhangazi yer alıyor.
İznik’te görebileceğiniz tarihi yerler
İznik aslında açıkhava müzesi gibi. Sokak arasında gezerken kazı çalışmaları yapılmış alanlar, yüzlerce yıl öncesinden çini fırınları, dükkanlar hepsi yaşayan İznik ile iç içe… Bu arada yol boyunca gördüğümüz koca çınar ağaçları da tarihi ağaç ünvanını almışlar, korunma kapsamındalarmış…Bir dükkanın kapısındaki mermer sütun, bir evin bahçesindeki mermer çiçeklik hepsi tarihi eser. Ama bunların arasında görmeden dönmek olmaz olan bir kaç yapı var.
Ayasofya, ilk önce mahkeme binası olarak yapılmış, o nedenle klasik bir kilise çatısı göremiyoruz. Zaman içinde üç defa yıkılmış, kimi yangın kimi depremden dolayı… Küllerinden yeniden doğmuş her seferinde… Eskiden kilise olan Ayasofya sonradan camiiye dönüştürülmüş, hala içerisinde ibadet yapılıyor.
Bir zamanlar Kralların taç giyme törenlerinin yapıldığı tarihi mekanı namaz saatleri dışında ziyaret edebiliyoruz. Din görevlilerinin toplandığı meydan, ikono duvarları, değerli eşyaların ve kutsal emanetlerin saklandığı sanduka AyaSofya’nın içinde hala korunuyor.
Çinili Camii1378-1392 yılları arasında yapılmış olan camii, Selçuklu minare geleneğini yansıtıyor. Minaresinin mavi yeşil kahverengi çinileri bana El Hamra Sarayındaki rengi ve deseni anımsattı. Çinili Camiinin bulunduğu bölge açık hava müzesi gibi. Hemen karşısında Arkeoloji müzesi yer alıyor. Müze bugünlerde ziyarete kapalı, hummalı bir çalışma başlatılmış, ancak bahçesindeki sütunları, lahitleri görebilirsiniz. Müzenin yanında ise küllüye, imarethane, subyan mektebi yer alıyor. Bu yapıları dışardan görebiliyoruz.
İznik’te alternatif rotalar:
- “Evliya Çelebi Yolu” ya da parklı patikalarda trekking yapabilir, kaya tırmanışı deneyebilirsiniz.
- Sansarak Kanyonu İznik merkeze 17 km mesafede, orta zorlukta olan parkurda yürüyüş yapabilirsiniz.
- Tacir Kanyonu İznik Merkeze 17 km mesafede, 12 km uzunlukta bir kanyon, küçük şelaleler ve göletleri de içeren parkurda kamp da kurulabiliyor.
- Kırıntı Köyünde kamp kurabilir, baharda peynir yapımı atölyelerine katılabilirsiniz.
- İznik Eko Turizm’deki bungalowlarda konaklayabilir, yeşile ve doğaya yakın olabilirsiniz. Bilgi için: www.iznikeko.com
Diğer notlar:
- Elbette göl balığı yemeli. Ben yayın ve sazandan oluşan karma tabak yaptırdım, gayet lezizdi.
- Bir tam gün İznik için yeterli, ama gelmişken rotayı genişleteyim derseniz Cumalıkızık ya da Gölyazı ‘yı programınıza ekleyebilirsiniz.
- Konaklamak için sahilde yer alan 2-3 yıldızlı otelleri tercih edebilirsiniz. Lüks değiller ancak temiz ve sakinler.
- Günbatımı izlemek için sahile inip sol taraftaki balıkçı barınaklarının olduğu yere doğru yürüyebilirsiniz.
- Hava güzel ise tekne gezintisi ile göl havasını alabilirsiniz.
- Gelmişken zeytin almadan dönmeyin ama zeytinciler erken kapatıyorlar ve pazar günleri çoğu kapalı.
- Sokak aralarında çok tatlı cafeler var, müzikleri ve dizaynları ile samimiler, yorgunluk kahvesi için, esnaf mutlu olsun.
- Baharda bisiklet ile zeytinlikleri köyleri gezebilirsiniz, piknik yapabilirsiniz, sanırım en keyifli öneri bu oldu…
2 yorum
Güzekl bir rehber olmuş,elinize sağlık. Umarım rotamız düşer bizim de
Sıcak yaz günlerinde farklı bir alternatif olabilir bence….